Beş yüz yıl önce, İngiltere henüz “Ortaçağ Karanlığı” nı henüz üzerinden atamamışken, kâfirlikle suçlanan insanlar acımasızca Engizisyon Mahkemeleri ile idam edilirken ve insanlık, güneşin dünyanın etrafında döndüğüne inanırken, yaşadığı yüzyıldan iki yüzyıl sonrasına ait düşüncelere sahip olup; dünyanın güneşin etrafında döndüğünü bilen bir İspanyol Yahudisi kızın – Hannah- yolu günün birinde saraya düşer.
Herkesten farklı bir özelliği vardır genç kızın. “Geleceği görme yeteneği”.
Bu yetenek fark edildiği an İngiltere Kraliçesi Mary’ye “soytarılık” yapmak için saraya alınır.
Kadınsı duygularla dolup taşan ancak bir erkek görünümünde -oğlan kız-olan Hannah kısa süre içinde kendini Kraliçe Mary ve Prenses Elizabeth arasında ajanlık yaparken bulur.
Hayat bu şekilde akıp giderken; Hannah kimseye belli etmediği duygularla mücadele etmektedir.
Saraya girmesini sağlayan platonik aşkı Robert Dudley’e olan duyguları ve kendisi ile evlenmek isteyen Daniel arasında gelgitler yaşarken saray soytarılığına da devam eder. Yaptığı soytarılıktan çok bilgelik, yol göstermek ve biraz da ajanlıktır aslında. Bu karmaşa arasında kendi hayatını sorgulamaya başlar ve saraydan kurtulma yollarını arar.Günün birinde bir yolunu bulur saraydan ayrılır. Bundan sonra sonra ise Hannah’ın asıl hikayesi başlayacaktır.
“Kraliçe’nin Soytarısı” hepimizin tanıdığı “Boleyn Kızı” yazarı Philipa Gregory’nin son romanı. Boleyn Kızı’nın devamı niteliğindeki romanda okur bu kez farklı kişiler arasındaki saray entrikalarına tanıklık ederken, yüzyıllar öncesine zamanda yolculuk yapıyor. Aşk, tutku, ihanetin iç içe geçtiği, okura kendini bir solukta okutan Kraliçe’nin Soytarısı’nı özellikle “Boleyn Kızı” tutkunları çok sevecek.