Kaynana Semra: Yünlerinden gelinlerin başına çorap örerdi. Kurbanlık olarak satılırsa, alan kişiye tam keseceği sırada dönüp, "Sen daha Kurban Bayramı'na girmedin. Ben anlarım. Senin ne zaman kurban keseceğini ben sana söylerim" der, adamı şok ederdi.
Uğur Dündar: Kesilirken gözünü kapattırmazdı. "Siz kesin burada sağlığa uygun olmayan koşullarda et kesiyorsunuz, bu yüzden görmemi istemiyorsunuz. Bak mesela o bıçak neden paslı, ya bu yerde giden hamamböceği ne?" diyerek milleti canından bezdirirdi.
Erman Toroğlu: "Sadece tavuklar değil, koyunlar da antibiyotikli" diyerek ortalığı karıştırırdı. "Kavurmama sakın sivri biber koymayın. Sivri biberlerde hormon var" diyerek çiftçilerin tepkisini çekerdi.
Fatih Terim: Bildiği tüm İtalyanca kelimeleri peş peşe sıralar, İtalyanca konuşan bir koyunu kimse kesmek istemeyeceği için kurtulurdu.
Reha Muhtar: Habercilik zamanından kalma tüm yeteneklerini kullanırdı. Kendisinden evvel kesilen koyunları "Acı var mı efendim acı?" diye çıldırtır, "Kurbanı keserken siz de orada mıydınız?" sorularıyla kasabı bunaltır, "Hoşçakal Türkiye, her nerede kurban kesiyor ya da kestiriyorsan" diyerek olay yerinden kaçardı.
Deniz ******: İlk fırsatta sürünün olağanüstü kongreye gitmesini sağlardı. Bir şekilde sürü sahibini yerine geçer, kendisine muhalefet eden koyunları kestirir kendi kurtulurdu.
Hıncal Uluç: "Abbas yolcu" deyip, kurban sahibinin elinden kaçardı. En garip gülen koyun seçilip ününe ün katardı.
Fatih Altaylı: Konuştuğu gibi hızlı 'me'ler, kurban sahibinin kafasında "Ulan bu acaba koyun değil mi?" şeklinde soru işaretleri bırakırdı.
Tarkan: Eski albümlerinden "İşte kuzu kuzu geldim" şarkısını okur, "Ya, bu hayvan kuzu olduğunu söylüyor. Kuzu kurban kesilmez. Salıverelim gitsin" kararıyla yırtardı.
Emrah: Uzmanların "Kederli kurban almayın" şeklindeki uyarıları en çok onun işine yarardı. O içli ve acılı duruşuyla tercih edilmez sürü sahibinin elinde kalırdı.
Sinan Çetin: Sahibinin kafasını "Senden çok iyi reklam yıldızı olur. Düşeceksin şöyle iyi bir yönetmenin eline, iki günde meşhur olmazsan bana da koyun demesinler" diyerek karıştırır, adam düşünürken fırsattan istifade kaçardı.
Banu Alkan: 90-60-90 ölçülerindeki ilk koyun olduğunu dosta düşmana kabul ettirirdi. Tam kesileceği sırada şarkı söylemeye başlardı, kesecek adam Banu'yu bırakır, kendi bileklerini keserdi.
Emre Aköz: Pazarda satılmayı beklerken alıcı olarak gelenlere, "Eskiden para yokmuş, fakirlere et veriliyormuş. Ama artık para var. Et yerine koyunun tutarı kadar para ihtiyaç sahiplerine verilse, adam ihtiyacı neyse onu alsa aynı manaya gelmez mi?" polemiğini yaşatır, satılmaktan kurtulurdu